misol-50-mg-14-tablet-antidepresan-depresyon-anksiyete-sinir-obsesif-bozukluk-panik-bozukluk-depresif-bozukluk-endikasyon

 FİYATI: 5 TL

FORMÜL

Her bir Misol 50 mg 14 Film Tablet, 50 mg sertralin’e eşdeğer sertralin hidroklorür ve boyar madde olarak titanyum dioksit içerir.

 FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

Farmakodinamik özellikler

Sertralin Merkezi Sinir Sistemi (MSS)’nde güçlü ve selektif serotonin (5HT) geri alınım inhibitörüdür (SSRİ). İnsanda uygulanan terapötik dozlarında, sertralin‘in, trombositlere serotonin girişini de bloke ettiği gösterilmiştir. Laboratuvar çalışmalarında norepinefrin ile dopaminin nöronal geri alınımı üzerine çok zayıf etkisi olduğu gösterilmiştir.

Sertralin, adrenerjik (a1, 0.2, P), kolinerjik, GABA, dopaminerjik, histaminerjik, serotonerjik (5HTİA, 5HTİB, 5HT2) veya benzodiazepin reseptörlerine karşı afinite göstermez. Bu yüzden antikolinerjik, sedatif ve kardiovasküler etkilere neden olmamaktadır. Sağlıklı gönüllülerde yapılan kontollü çalışmalarda sertralin sedasyona sebep olmamıştır ve psikomotor performansı etkilememiştir.

Sertralin monoamin oksidaz (MAO) enzim sistemini inhibe etmez.

Farmakokinetik özellikler

Biyoyararlanım: İnsanda, oral yolla, günde bir kez 50-200 mg doz aralığında, 14 gün kullanıldığında, ortalama doruk plazma konsantrasyonlarına (Cmaks), son dozdan 4.5 ile 8.4 saat sonra ulaşılır. Sertralin plazma eliminasyon yarı ömrü (T1/2) yaklaşık 26 saattir. 50-200 mg aralığındaki tek dozluk uygulamalarda eğri altında kalan alan (EAA) ve Cmaks parametreleri sertralin’in doğrusal bir farmakokinetik özelliğe sahip olduğunu göstermiştir. Eliminasyon yarı ömrüne uygun olacak şekilde, 1 haftalık günde tek doz uygulama ile elde edilen kararlı durum konsantrasyonlarının yaklaşık iki katına kadar birikim olabilir. Sertralin’in biyoyararlanımı gıdaların varlığında artar. Yemekle birlikte alınımında doruk plazma konsantrasyonuna ortalama 5.5 saatte ulaşılır.

Proteine bağlanma: Sertralin’in 20-500 ng/ml plazma konsantrasyon aralığında %98 oranında plazma proteinlerine bağlandığı gösterilmiştir.

Plazma klirensi yaşlılarda genç erişkinlerdekine oranla %40 daha azdır.

Sertralin’in fiziksel veya psikolojik bağımlılık yaptığı gözlenmemiştir.

Metabolizma: Sertralin büyük oranda ilk geçiş metabolizmasına uğrar. Metabolizması esas olarak N-demetilasyondur. Sertralin’in plazmadaki ana metaboliti olan N-desmetilsertralin’in plazma terminal eliminasyon yarı ömrü 62-104 saat civarındadır. İn vitro biyokimyasal ve in vivo farmakolojik testler N-desmetilsertralin’in sertralin’e göre çok daha az aktif olduğunu göstermiştir. Sertralin ve N-desmetilsertralin oksidatif deaminasyon, redüksiyon, hidroksilasyon ve glukuronid konjügasyon sonucu yoğun bir şekilde metabolize olur; metabolitler idrar ve feçesle eşit miktarda atılır. Değişmemiş sertralin idrarda saptanamazken, %12-14 oranında feçeste bulunur.

Çocuklarda farmakokinetik özellikler

61 pediyatrik hastada (6-17 yaş arası) yapılan bir klinik çalışmada: plazma konsantrasyonları, EAA ve Cmaks değerlerinin yetişkinlerle kıyaslandığında %22 oranında azaldığı gösterilmiştir. Bu veriler pediyatrik hastaların sertralin’i yetişkinlere oranla biraz daha yüksek etkinlikte metabolize ettiklerini göstermektedir. Bu nedenle pediyatrik hastaların vücut ağırlıkları düşük olduğundan, özellikle çok küçük çocuklarda, yüksek plazma seviyelerinin oluşmasını önlemek için daha düşük doz uygulanması önerilebilir (bkz. KULLANIM ŞEKLİ ve DOZAJ, UYARILAR/ ÖNLEMLER).

Yaşlılarda farmakokinetik özellikler

Yaşlı hastalarda sertralin’in plazma klerensi, benzer şekilde uygulama yapılmış gençlerdeki değerlerden %40 daha düşüktür. Bu nedenle yaşlılarda kararlı durum konsantrasyonlarına 2-3 haftada ulaşıldığı düşünülmektedir.

Karaciğer hastalığında farmakokinetik özellikler

Sertralin esas olarak karaciğerde metabolize edildiğinden, karaciğer yetmezliğinde ilacın eliminasyonu etkilenebilir. Hafif karaciğer bozukluğu olan hastalarda (8 hastada Child-Pugh skoru 5-6 ve 2 hastada Child-

Pugh skoru 7-8) sertralin’in plazma klerensinin azaldığı ve ilaca maruziyetin, karaciğer yetmezliği bulunmayan kişilere göre, yaklaşık 3 kat arttığı saptanmıştır. (bkz. KULLANIM ŞEKLİ ve DOZAJ, UYARILAR / ÖNLEMLER).

Böbrek hastalığında farmakokinetik özellikler

Sertralin büyük oranda karaciğerde metabolize olur ve ilacın değişmeden idrarla atılımı minör bir eliminasyon yoludur. Bir çoklu doz çalışmasında 21 gün süreyle, 200 mg sertralin uygulanan ve hafif (kreatinin klerensi 30-60 mL/dak), orta şiddette (kreatinin klerensi 10-29 mL/dak) ya da şiddetli (diyalize giren) böbrek hasarı olan gönüllülerde, benzer yaşlarda ve böbrek hasarı olmayan gönüllülere göre, ilacın farmakokinetiği ve proteine bağlanması değişmemiştir. Buna göre sertralin’in çoklu doz farmakokinetiği böbrek hastalığından etkilenmemektedir.

ENDİKASYONLAR

Depresyon: DSM-III sınıflamasına göre belirlenmiş major depressif bozuklukların tedavisinde sertralin endikedir. Terapötik cevabın oluşumunun ardından nüksün ya da yeni depresyon epizotlarının ortaya çıkışının önlenmesinde etkilidir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk: DSM-III-R kategorisine göre belirlenmiş obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalardaki obsesyonların ve kompulsiyonların tedavisinde endikedir. Bu hastalarda 2 yıla kadar olan uzun dönemli tedavilerde etkinlik, emniyet ve tolerabilite özelliklerinde her hangi bir azalma gözlenmemiştir.

Panik bozukluk: DSM-IV te belirtilen, agorafobi ile birlikte ya da yalnız meydana gelen panik bozuklukların tedavisinde endikedir.

Post Travmatik Stres Bozukluğu: DSM-III-R sınıflamasına göre post travmatik stres bozukluğu teşhis edilen kişilerde sertralin endikedir.

Premenstrüel Disforik Bozukluk: DSM-III-R/IV sınıflamasına göre premenstrüel disforik bozukluk teşhis edilen kişilerde endikedir. Bu endikasyonda sertralin, 3 menstrüel siklusu aşan, uzun süreli kullanım etkinliği açısından henüz sistematik kontrollü çalışmalarla değerlendirilmiş değildir. Bu yüzden, MİSOL ile uzun dönemli tedavi sürdüren hekimler ilacın hastalarındaki uygunluğunu belli aralıklar ile tekrar değerlendirmelidir.

Sosyal Anksiyete Bozukluğu: DSM-IV’te belirtilen ve sosyal fobi olarak da bilinen sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisinde endikedir.

KONTRENDİKASYONLAR

Misol, sertralin‘e ve içeriğindeki diğer maddelere karşı aşırı hassasiyeti olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir. Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOİ) ile birlikte kullanılması kontrendikedir (bkz. UYARILAR / ÖNLEMLER).

UYARILAR / ÖNLEMLER

Antidepresan ilaçların özellikle çocuk ve gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını arttırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun arttırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir.

Çocuklarda olduğu gibi yetişkinlerde de antidepresan ilaçların kullanımı gerektiğinde, özellikle tedaviye başlanan ilk birkaç ay ve doz değiştirme durumlarında daha fazla olmak üzere, hastaların intihar düşünce ve davranışlarında artış olasılığı yönünden uyarılması ve yakın takibi gereklidir.

Paroksetin, fluvoksamin, fluoksetin, sertralin ve sitalopram gibi SSRİ’lerve venlafaksin, mirtazapin gibi bazı yeni antidepresanlar, gerek çocuklarda gerekse erişkinlerde, özellikle tedavinin ilk haftalarında ajitasyon şeklinde zarar verici davranış değişikliğine neden olabilirler.

SSRİ’ler ile venlafaksin ve mirtazapin gibi yeni antidepresanlarla tedavi aniden kesildiğinde “kesilme belirtileri” ortaya çıkabildiğinden, ilaç kullanımının doz azaltılarak sonlandırılması uygundur.

Uzun QT sendromu/Torsades de Pointes’e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu veya Torsades de Pointes oluşma oranını ciddi olarak yükseltebilirler. Bu nedenle bu tür ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.

Monoamin Oksidaz İnhibitörleri (MAOİ)

Sertralin ile birlikte MAOİ alan hastalarda ciddi ve bazen ölümcül reaksiyonların geliştiği bildirilmiştir.

Bir selektif serotonin geri alınım inhibitörü ile bir MAOİ arasındaki ilaç etkileşmesinde ortaya çıkan semptomlar şu şekilde sıralanabilir: Hipertermi, rijidite, miyoklonus, vital bulguların olası hızlı fluktuasyonları ile birlikte oluşan otonomik instabilite, konfüzyon, irritabilite, deliryuma ilerleyen aşırı ajitasyonu içeren mental durum değişiklikleri, ve koma. Bazı hastalarda nöroleptik malign sendroma benzer görünümlerin oluştuğu bildirilmiştir. Bazen fatal olabilen benzer vakalar, tedavide MAOİ ile diğer antidepresanların kullanımı veya bir antidepresanı bırakıp hemen ardından MAOİ’ne başlayan hastalarda da bildirilmiştir. Bu yüzden Misol MAOİ ile kombine veya MAOİ kesildikten sonraki 14 gün içinde kullanılmamalıdır. Benzer şekilde MAOİ tedavisi başlanacaksa Misol tedavisinin kesilmesinden sonra arada en az 14 gün bulunmalıdır.

Mani-Hipomani Aktivasyonu

İlk klinik çalışmalar sırasında sertralin ile tedavi edilen hastaların yaklaşık %0.4’ünde mani veya hipomani aktivasyonu görülmüştür.

Kilo Kaybı

Sertralin tedavisi, bazı vakalarda kilo kaybına neden olabilir.

Konvülsiyonlar

Sertralin konvülsiyonu olan hastalarda denenmemiştir. Bu yüzden diğer antidepresanlarla tedavide olduğu gibi, stabil olmayan epilepsili hastalarda sertralin kullanılmamalı; kontrol altına alınmış epilepsi hastalarında ise dikkatli gözetim altında kullanılmalıdır. Hastada nöbetler oluşursa tedavi derhal kesilmelidir.

İntihar

Depresyonda intihar girişimi olasılığı bulunması ve belirgin remisyon oluşuncaya kadar bu eğilimin sürme olasılığı nedeniyle, hastalar özellikle tedavinin başlangıç döneminde yakından izlenmelidir. Doz aşımını engellemek amacıyla da hasta için uygun olan en düşük ve en az sayıdaki dozaj şekli ile tedavi uygulanmalıdır.

Obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon, panik bozukluk ve depresyon, post travmatik stres bozukluğu ve depresyon arasında varlığı kanıtlanmış olan ko-morbidite nedeni ile obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk ve post travmatik stres bozukluğu tedavileri sırasında da aynı yaklaşım uygulanmalıdır.

Majör depresif bozukluk ile diğer psikiyatrik olan ve psikiyatrik olmayan bozukluklar arsındaki ko-morbidite olasılığı nedeniyle, diğer psikiyatrik ve psikiyatrik olmayan bozuklukları bulunan hastaların tedavisi sırasında da aynı önlemlere uyulmalıdır.

Majör depresif bozukluğun ya da diğer psikiyatrik olan ve olmayan endikasyonların tedavisinde kullanılan antidepresanların erişkin ya da pediyatrik yaş grubundaki hastalarda oluşturduğu semptomlar şunlardır: anksiyete, ajitasyon, panik ataklar, uykusuzluk, irritabilite, sinirlilik, düşüncesizce hareket etme, akatizi (psikomotor huzursuzluk), hipomani ve mani. Bu türden semptomların ortaya çıkışı ile depresyonun kötüleşmesi ve/veya intihar dürtülerinin belirmesi arasında henüz nedensel bir ilişki saptanamamış olmakla birlikte; anılan semptomların şiddetli ve hızlı başlangıçlı olması durumunda ya da hastadaki diğer semptomlarla uyumsuzluk göstermesi halinde, mevcut ilaçların bırakılması da dahil olmak üzere, tedavi yaklaşımında değişikliğe gidilmesinin göz önünde bulundurulması gerekir.

Majör depresif bozukluk veya antidepresanların endike olduğu psikiyatrik olan ve olmayan diğer hastalıklar nedeniyle antidepresan tedavi alanların aile fertlerinin veya bakım hizmeti veren kişilerin, hastada oluşabilecek ajitasyon, irritabilite gibi semptomlar ve intihar eğilimi hakkında önceden uyarılmış olmaları gerekir. Semptomlar ortaya çıktığı anda, bu kişiler tarafından derhal ilgili sağlık görevlilerine bildirilmelidir. Misol reçete ederken, hastalardaki doz aşımı riskini azaltmak amacıyla ve iyi tedavi ilkeleriyle uyumlu bir şekilde, tablet içeriği en az ticari formu tercih edilmelidir.

Tedaviyi sonlandırmak konusunda bir karar alındığında, ilaç dozunu mümkün olduğunca hızlı şekilde azaltarak tedavinin kesilmesi sağlanmalıdır; fakat, aniden yapılan sonlandırma ile hastada ciddi semptomlar oluşabileceği de unutulmamalıdır.

Pediyatrik hastalarda Misol’ün onaylı yegane endikasyonu obsesif kompulsif bozukluktur.

Hastanın içinde bulunduğu bir majör depresif dönem, ondaki bipolar bozukluğun ilk ortaya çıkış formu da olabilir. Kontrollü çalışmalarda kanıtlanmamış olsa da, böyle bir dönemi sadece bir antidepresan ile tedavi etmenin bipolar bozukluk riski altındaki hastaların karışık/manik döneminin alevlenmesi ihtimalini artırdığına inanılmaktadır. Yukarıda tarif edilen semptomların bir konversiyon tablosunun içinde bulunup bulunmadığı bilinmemektedir.

Bununla birlikte, bir antidepresan ile tedaviye başlamadan önce hastanın bipolar bozukluk açısından risk altında olup olmadığı yeterince araştırılmalıdır; bu araştırma kapsamında aile özgeçmişlerinde intihar, bipolar bozukluk ve depresyon gibi durumların olup olmadığı dahil olmak üzere hastaların detaylı bir şekilde tüm psikiyatrik özgeçmişleri sorgulanmalıdır. Bipolar depresyon tedavisinde Misol kullanımı onaylı

değildir.

Elektrokonvülsif Tedavi (EKT)

EKT ve sertralin kombine kullanımının yarar / zararlarını gösteren çalışmalar bulunmamaktadır.

Ürikozürik Etki

Sertralin yaklaşık %7 oranında serum ürik asit düzeyini azaltır. Bu zayıf ürikozürik etkinin klinik önemi bilinmemektedir ve sertralin ile herhangi bir akut böbrek yetmezliği olgusu bildirilmemiştir.

Karaciğer Hastalığında Kullanım

Sertralin’in yoğun olarak metabolize olduğu yer karaciğerdir. Hafif, stabil karaciğer sirozu vakalarında, sertralin klirensi azalır; eliminasyon yarı ömrü artar. Sertralin karaciğer hastalığı olan kişilerde dikkatli kullanılmalıdır. Eğer karaciğer hastalığı olan kişilerde kullanılacaksa doz azaltılmalı veya daha seyrek aralıklarla verilmelidir.

Böbrek Hastalığında Kullanım

Sertralin yüksek oranda metabolize olduğu için, değişmemiş ilacın idrarla atılımı eliminasyonun minör bir yoludur. Hafif ve orta şiddette böbrek bozukluğu olanlarda (kreatinin klirensi 20-50 ml/dk) veya şiddetli böbrek bozukluğu olanlarda (kreatinin klirensi <20 ml/dk) tek doz farmakokinetik parametreleri, kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında belirgin farklılıklar göstermemiştir. Ancak sertralin’in kararlı durum farmakokinetiği bu grup hastalarda yeterli olarak çalışılmadığı için, böbrek bozukluğu olan hastaların tedavisinde dikkatli olunması önerilmektedir.

Hiponatremi

Sertralin kullanımı sırasında muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon sekresyonuna bağlı olarak gelişen ciddi hiponatremi vakaları bildirilmiştir. Sertralin tedavisi kesilince hiponatremi düzelir. Bu vakaların büyük bir bölümünü, diüretik veya diğer volüm azaltıcı tedavi uygulanan yaşlı kişiler oluşturmaktadır.

Trombosit Fonksiyonları

Sertralin kullanan kişilerde nadiren trombosit fonksiyon bozuklukları bildirilmiştir. Bu durum anormal kanamalar veya purpura şeklinde kendini gösterir.

Çocuklarda Kullanımı

Sertralin’in obsesif kompulsif bozukluk tedavisindeki etkinliği çok merkezli bir çalışmada değerlendirilmiştir. Depresyon ve panik bozukluktaki etkinliği ise sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Bu hastalarda gözlenen yan etki profili genel olarak yetişkinlerde yapılan çalışmalardaki gözlenenlerle benzerdir. Diğer selektif serotonin geri alınım inhibitörleri ile tedavide karşılaşılan iştah azalması ve kilo kaybı sertralin tedavisi sırasında da meydana gelmektedir. Eğer uzun süreli selektif serotonin geri alınım inhibitörü tedavisi uygulanacak ise ağırlık ve büyümenin düzenli olarak takibinin yapılması gereklidir. 6 yaşın altındaki hastalarda sertralin’in güvenlik ve etkinliği değerlendirilmemiştir.

Yaşlılarda Kullanımı

Sertralin ile yapılan klinik çalışmalara yüzlerce yaşlı hasta katılmıştır. Yaşlı hastalar ve genç hastalar arasında etkinlik ile yan etkilerin tipi ve insidansı açısından bir farklılık bulunmamıştır.

HAMİLELİK VE EMZİRME DÖNEMİNDE KULLANIMI

Hamilelik kategorisi C’dir.

Deneysel çalışmalarda çok yüksek dozlarda kullanıldığında teratojenik etkisinin olduğu saptanmıştır. Hamile kadınlarda yapılmış yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar bulunmadığı için, gebelik döneminde ancak açık bir zorunluluk varsa ve öngörülen yararlar risklerden fazla ise sertralin kullanılmalıdır.

Doğurganlık çağındaki kadınlar sertralin tedavisi alırken uygun bir doğum kontrol yöntemi de uygulamalıdırlar.

Sertralin ve metabolitlerinin anne sütüne geçişi ve düzeyleri ile ilgili yeterli bilgi bulunmadığından, süt veren annelerde kullanılması önerilmemektedir.

ARAÇ VE MAKİNE GİBİ DİKKAT GEREKTİREN DURUMLARDA KULLANIMI

Kontrollü klinik çalışmalarda sertralin’in sedasyona neden olmadığı ve psikomotor performans ile etkileşmediği gösterilmiştir. Antidepresanlar genel olarak araç sürme veya makine kullanma gibi potansiyel olarak tehlikeli işlerin yapılabilmesi için gerekli fiziksel ve zihinsel yetenekleri azaltabileceğinden hastalara

gerekli uyarılar yapılmalıdır.

YAN ETKİLER / ADVERS ETKİLER

Yapılan çok dozlu, çift kör, kontrollü çalışmalarda sertralin’in plaseboya oranla anlamlı derecede daha sık görülen yan etkiler şunlardır: ağız kuruluğu, seksüel disfonksiyon (erkeklerde ejakülasyon gecikmesi), terleme artışı, iştahsızlık, bulantı, kusma, uykusuzluk, sersemlik, somnolans, titreme ve dispepsi.

Otonom Sinir Sistemi: Yüzde kızarıklık, midriyazis, salya artışı, soğuk ve nemli deri, solukluk, glokom, priapism, vazodilatasyon

Kardiovasküler Sistem: Çarpıntı, göğüs ağrısı; ayrıca hipertansiyon, hipotansiyon, postural hipotansiyon, ödem, senkop, taşikardi

Santral ve Periferik Sinir Sistemi: Hipertoni ve hipoestezi; ayrıca ani hareketler, konfüzyon, hiperkinezi, vertigo, ataksi, migren, koordinasyon bozukluğu, hiperestezi, bacak krampları, hipokinezi, nistagmus, disfoni, koma, diskinezi, hipotoni, ptozis, koreoatetozis, refleks azalması

Deri: Akne, alopesi, kaşıntı, eritematöz döküntüler, kuru deri, ürtiker, ışığa duyarlılık reaksiyonu, makülopapüler ve folliküler döküntüler, ekzema, dermatit, kontakt dermatit

Endokrin Sistem: Ekzoftalmi, jinekomasti

Gastrointestinal Sistem: İştah artışı, disfaji, özofajit, gastroenterit, melena, glossit, diş eti hiperplazisi, hıçkırık, stomatit

Genel: Sırt ağrısı, asteni, kırıklık, ağırlık artışı; ayrıca ateş, katılık, ödem, aftöz stomatit

İşitme ve Vestibüler Bozukluklar: Hiperakuzis

Hematopoetik ve Lenfatik Sistem: Anemi

Karaciğer ve Safra Sistemi: Anormal hepatik fonksiyon

Metabolik ve Beslenme Bozukluğu: Ağız kuruluğu, hipoglisemi, hipoglisemi reaksiyonu

Kas-İskelet Sistemi: Miyalji, ayrıca artralji, distoni, artroz, kas krampları ve kas güçsüzlüğü

Psikiyatrik: Altta yatan hastalığın doğal hikayesinden ayırt edilemeyen anormal rüyalar, agresif reaksiyon, amnezi, apati, öfori, halüsinasyon

Solunum Sistemi: Rinit; ayrıca öksürük, dispne, üst solunum yolu enfeksiyonları

Özel Duyular: Tinnitus; ayrıca konjonktivit, kulak ağrısı, göz ağrısı

Üreme Sistemi: Menstrüel düzensizlikler, dismenore, intermenstrüel kanamalar

Laboratuvar Testleri

Sertralin kullanımı sonucu nadiren (yaklaşık %0.8) serum transaminazlarında (SGOT [veya AST] ve SGPT [veya ALT]) asemptomatik artışlar bildirilmiştir. Bu karaciğer enzim yükselmesi tedavinin ilk 1-9 haftalarında görülmüş ve tedavinin kesilmesiyle azalmıştır.

Sertralin tedavisi sırasında total kolesterol miktarında yaklaşık %3, trigliserid seviyesinde de %5 civarında artış meydana geldiği bildirilmiştir; buna karşılık serum ürik asid seviyesi %7 civarında azalmıştır.

Depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk ve post travmatik stres bozukluğu tedavileri sırasında sertralin ile gözlenen güvenlik profilleri benzerdir.

BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.

İLAÇ ETKİLEŞMELERİ VE DİĞER ETKİLEŞİMLER

Plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanan ilaçlar: Sertralin yüksek oranda plazma proteinlerine bağlandığı için, plazma proteinlerine bağlanan varfarin ve digitoksin gibi ilaçlarla birlikte kullanıldığında, plazma konsantrasyonlarının potansiyel yan etkilere neden olabilecek seviyelere doğru çıkabileceği akılda tutulmalıdır. Varfarin ile birlikte verilmesi, protrombin zamanında küçük ama istatistiksel olarak anlamlı artışlara neden olur. Bu açıdan, sertralin tedavisi başladığında ve kesildiğinde protrombin zamanı dikkatlice izlenmelidir.

Simetidin: Sertralin (100 mg/gün) ile simetidin (800 mg/gün) birlikte kullanıldığında, sertralin’in ortalama

EAA ve Cmaks değerlerinde anlamlı artışlar meydana gelmiştir. Bu değişikliğin klinik önemi bilinmemektedir.

Santral Sinir Sistemini etkileyen ilaçlar: Diazepamın sertralin ile birlikte kullanımı bazı farmakokinetik parametrelerde küçük ama anlamlı istatistiksel değişikliklere neden olmuştur. Ancak bunun klinik önemi bilinmemektedir.

Lityumla sertralin’in birlikte kullanımı lityumun farmakokinetiğini değiştirmez. Ancak yeterli kontrollü klinik çalışmalar bulunmamaktadır. Bu yüzden sertralin tedavisi ile birlikte lityum kullanımında lityumun plazma düzeyleri izlenmeli ve gerekirse lityum dozları ayarlanmalıdır. Sertralin ve lityumun birlikte kullanımı 5-HT ile ilgili yan etkilerde artışa sebep olabilir.

Diğer antidepresanlardan sertralin’e geçiş için en uygun zamanı gösteren kontrollü deneyimler sınırlıdır. Özellikle uzun etkili ajanlardan sertralin’e geçişte dikkatli ve titiz bir tıbbi değerlendirme yapılmalıdır. Bir SSRİ’nden diğerine geçiş için gerekli wash-out (temizlenme) zamanı belirlenmemiştir. Yeterli bilgi oluşuncaya kadar, triptofan veya fenfluramin gibi serotonerjik ilaçlar sertralin ile birlikte kullanılmamalıdır.

MAO İnhibitörleri: (bkz. KONTRENDİKASYONLAR ve UYARILAR / ÖNLEMLER)

P450 3A4 tarafından metabolize edilen ilaçlar: İn vivo etkileşim çalışmalarında sertralin ile P450 3A4 substratları olan terfenadin ve karbamazepin etkileşimi araştırılmıştır. Sertralin bu ilaçların plazma konsantrasyonlarında bir artışa neden olmamıştır.

P450 2D6 tarafından metabolize edilen ilaçlar: Sitokrom P450 2D6 izoenziminin (debrisoquin hidroksilaz) biyokimyasal aktivitesi sertralin gibi SSRİ grubu ilaçlar ve bir çok trisiklik antidepresan tarafından inhibe edilir, böylece P450 2D6 tarafından metabolize edilen ilaçlarla birlikte alındığında bunların plazma değerlerinde artışlar meydana gelebilir. 2D6 tarafından metabolize edilen trisiklik antidepresanlar ve Tip IC antiaritmikler (propafenon ve flekainid) gibi dar terapötik indekse sahip ilaçlar ile önemli potansiyel etkileşme meydana geleceği için azami dikkat gösterilmelidir.

Sumatriptan: SSRİ ve sumatriptanın birlikte kullanılması sonucu bazı hastalarda güçsüzlük, hiperrefleksi ve koordinasyon bozukluğu meydana geldiği bildirilmiştir. Sumatriptan ile birlikte SSRİ’lerinden biri (sitalopram, fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin, sertralin) birlikte kullanılacak ise hastaların çok sıkı takip altında tutulması gereklidir.

Trisiklik Antidepresanlar: Selektif serotonin geri alınım inhibitörü ile trisiklik antidepresan etkileşimi, inhibisyonun derecesi ve selektif serotonin geri alınım inhibitörü içeriğinin farmakokinetiğindeki değişikliklerin sonucu olarak bir problem halinde ortaya çıkabilir. Sertralin trisiklik antidepresanların metabolizmasını inhibe edeceği için birlikte kullanıldıklarında plazma trisiklik antidepresan düzeylerinin monitörize edilmesi ve doz ayarlamasının yapılması gerekebilir.

Tolbutamid: Sağlıklı gönüllülerde yapılmış bir çalışmada sertralin’in tolbutamid klirensini anlamlı derecede azalttığı (%16) gösterilmiştir. Sertralin plazma proteinlerine bağlanma oranında değişiklik oluşturmadan, ilacın metabolizmasında değişikliğe neden olarak klirensini azaltmıştır. Tolbutamid klirensindeki bu azalmanın klinik önemi bilinmemektedir.

Atenolol: Sertralin 100 mg atenololün b-adrenerjik blokaj aktivitesini etkilemez.

Digoksin: Sertralin serum digoksin seviyelerinde veya digoksinin renal klirensinde değişikliğe neden olmaz.

Mikrozomal Enzim İndüksiyonu: Preklinik çalışmalar sertralin’in karaciğer mikrozomal enzimlerini etkilediğini göstermiştir. Sertralin’in 200 mg/gün dozu

, 21 gün süre ile kullanıldığında, karaciğer enzimlerinde antipirinin yarı ömründeki azalmayla belirlenen, istatistiksel olarak anlamlı ama klinik olarak önemsiz derecede artışa sebep olmaktadır.

Alkol: Sağlıklı kişilerde yapılmış çalışmalarda sertralin’in alkolün kognitif ve psikomotor etkilerini artırmadığı gösterilmiştir. Ancak yine de ikisinin bir arada kullanılmaması önerilmektedir.

Bitkisel Ürünler: Sertralin’in valerian, St John’s wort, kava kava ve gotu kola içeren bitkisel ürünler ile birlikte kullanılmaması önerilir. Merkezi sinir sistemi depresyonunu arttırabilirler.

KULLANIM ŞEKLİ VE DOZAJ

Başlangıç tedavisi

Yetişkinler için dozaj

Depresyon ve Obsesif Kompulsif Bozukluk: Tedaviye günlük 50 mg doz ile başlanmalıdır.

Panik bozukluk, Post Travmatik Stres Bozukluğu ve Sosyal Anksiyete Bozukluğu: Tedaviye günlük 25 mg doz ile başlanmalıdır. Bir hafta sonra doz günde 50 mg’a çıkarılmalıdır.

Sabah veya akşam günde tek doz halinde kullanılmalıdır. Cevap alınmaması halinde 50 mg’lık artışlarla haftalar içinde günde maksimum 200 mg’a kadar çıkılabilir. Terapötik etkinin başlangıcı 7 gün içinde görülebilirse de tam bir antidepresan etkinin ortaya çıkabilmesi için genellikle 2 ile 4 hafta gerekmektedir. Obsesif kompülsif bozukluklar için bu süre daha uzun olabilir.

Hem yaşlı hem de daha genç erişkin hastalarda aynı doz seviyeleri kullanılabilir.

Premenstrüel Disforik Bozukluk: Tedaviye günde 1 kez 50 mg ile başlanmalıdır ve hekimin değerlendirmesine bağlı olarak tüm menstrüel siklus boyunca uygulanabileceği gibi yalnızca luteal faz esnasında da kullanılabilmektedir.

Çocuklar ve adolesanlar için dozaj

Obsesif Kompulsif Bozukluk: Tedaviye başlangıç dozu, 6-12 yaş çocuklarda günde bir defa 25 mg, 13-17 yaş çocuklarda ise günde bir defa 50 mg’dır.

25 mg/gün veya 50 mg/gün’lük başlangıç dozuna yanıt alınamayan pediyatrik hastalarda, dozaj ihtiyaca göre 50 mg/gün’lük artışlarla haftalar içinde 200 mg/gün’e kadar yükseltilebilir.

Aşırı dozajdan kaçınmak için 50 mg/gün dozunun üzerine çıkılırken, çocukların yetişkinlere nazaran genellikle daha az vücut ağırlığına sahip oldukları göz ardı edilmemelidir.

Sertralin’in yarılanma süresi dikkate alındığında doz artışı bir haftadan daha az aralıklarda yapılmamalıdır.

Sabah veya akşam günde tek doz halinde kullanılmalıdır.

İdame tedavisi

Uzun süreli idame tedavisinde doz en düşük etkin seviyesinde tutulmalı, terapötik yanıta göre ayarlamalar yapılmalıdır.

Karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır. (bkz. UYARILAR / ÖNLEMLER).

DOZ AŞIMI

Misol’ün geniş bir güvenlik sınırı vardır. Tek başına sertralin’in 6 gr’a kadar olan yüksek dozlarının kullanımında ciddi sekeller bildirilmemiştir. Tek başına kullanımında ölüm vakaları bildirilmemiş olsa da sertralin’in aşırı dozlarının alkol veya diğer antidepresanlarla birlikte kullanımında ölüm olguları bildirilmiştir. Bu yüzden her tür doz aşımı yoğun tedavi gerektirir.

Sertralin ile meydana gelmiş doz aşımında somnolans, bulantı, kusma, taşikardi, EKG değişiklikleri, tremor, ajitasyon, anksiyete ve midriyazis gibi semptomlar meydana gelebilir. Havayolu açılıp yeterli oksijenasyon ve ventilasyon sağlanmalıdır. Kardiyak ve vital bulgular monitorize edilmelidir.

Semptomatik ve destekleyici tedavi tavsiye olunur. Hastanın kusmaya teşvik edilmesi tavsiye edilmez ancak doz aşımını takip eden erken dönemde müdahale mümkün olduğunda; orogastrik sonda yardımı ile gastrik lavaj ve aktif kömür uygulaması yapılmalıdır.

Sertralin’in büyük dağılım hacmi nedeniyle zorlu diürez, diyaliz, hemoperfüzyon ve exchange transfüzyonun yararlı olması olası değildir. Sertralin’in spesifik antidotu yoktur.

SAKLAMA KOŞULLARI

15°C-30°C arasında saklayınız.

Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ VE AMBALAJ MUHTEVASI

Misol 50 mg film tablet, 50 mg sertralin’e eşdeğer 28 film tabletlik formu bulunur.

PİYASADA MEVCUT DİĞER FARMASÖTİK DOZAJ ŞEKİLLERİ

Misol 100 mg film tablet, 100 mg sertralin’e eşdeğer 28 film tabletlik formu bulunur.

RUHSAT SAHİBİNİN İSİM VE ADRESİ

NOBEL İLAÇ SANAYİİ ve TİCARET A.Ş.

İnkılap Mah. Akçakoca Sok. No:10 34768 Ümraniye – İSTANBUL

RUHSAT TARİHİ VE NUMARASI

17.11.2006 – 209 / 59

ÜRETİM YERİ İSİM VE ADRESİ

NOBELFARMA İLAÇ SANAYİİ ve TİCARET A.Ş. Sancaklar, 81100 DÜZCE

Prospektüs Onay Tarihi: 20.11.2006

Doktora danışmadan kullanmayınız.

Reçete ile satılır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz